Bazı anlatı kitapları şunlardır:
Edebiyat Dersleri
Okuma yazma bilmezliğin büsbütün bir erkek hastalığı da olabilir. Kadınlar genelde daha çok okuyor, daha çok yazıyorlar. Mesela mektup. Karısına hep hiçbir şey anlamadığını ve aptal olduğunu söyleyen koca, tüm resmi evrakların kadınlarca doldurulduğunu bilmektedir.
Aynı kadın, kocasının uzaklardaki akrabalarından doğum gününde aldığı hediye için bir şeyler yazıp teşekkürlerini iletir. Aynı kadın genelde çocuklarına masallar okur. Ailelerde, babalardan çok annelerin ‘Dinleyin!’ deyip bir şeyler okuduğu dikkat çekicidir.
Kristal Kentler
Hasibe Çerko’nun metinlerindeki dili sonsuzluğa koşan barok olarak söylenebilir: dengeyi ararken simgeler olarak zengin, doğurgan bir şekle, artarken yayılan “büyük biçim” e geçiyor. Kelimelerin derin doğasına ait hareket, ses, renk düzeni dış dünyanın anlatımındaki şaşalı anlatımla eşleşiyor.
İçeriği oluşturan konularda açık bir bilgiye ulaşmayı amaçlıyor fakat duyuma sırt çevirmiyor; detayının kalıcı çizgileri üzerinde dururken yüreğin alıp başını gitmesine de izin veriyor. Daha da mühimi çelişkiden korkmuyor, aksine çelişkiyle saldırabiliyor, abartmanın çizgisini biliyor ve sonuç olarak etkileyici metinler ortaya çıkıyor.
Bazı anlatı kitapları şunlardır:
Edebiyat Dersleri
Okuma yazma bilmezliğin büsbütün bir erkek hastalığı da olabilir. Kadınlar genelde daha çok okuyor, daha çok yazıyorlar. Mesela mektup. Karısına hep hiçbir şey anlamadığını ve aptal olduğunu söyleyen koca, tüm resmi evrakların kadınlarca doldurulduğunu bilmektedir.
Aynı kadın, kocasının uzaklardaki akrabalarından doğum gününde aldığı hediye için bir şeyler yazıp teşekkürlerini iletir. Aynı kadın genelde çocuklarına masallar okur. Ailelerde, babalardan çok annelerin ‘Dinleyin!’ deyip bir şeyler okuduğu dikkat çekicidir.
Kristal Kentler
Hasibe Çerko’nun metinlerindeki dili sonsuzluğa koşan barok olarak söylenebilir: dengeyi ararken simgeler olarak zengin, doğurgan bir şekle, artarken yayılan “büyük biçim” e geçiyor. Kelimelerin derin doğasına ait hareket, ses, renk düzeni dış dünyanın anlatımındaki şaşalı anlatımla eşleşiyor.
İçeriği oluşturan konularda açık bir bilgiye ulaşmayı amaçlıyor fakat duyuma sırt çevirmiyor; detayının kalıcı çizgileri üzerinde dururken yüreğin alıp başını gitmesine de izin veriyor. Daha da mühimi çelişkiden korkmuyor, aksine çelişkiyle saldırabiliyor, abartmanın çizgisini biliyor ve sonuç olarak etkileyici metinler ortaya çıkıyor.