Menü
Hesabım
Şifremi Unuttum
Kayıt Ol
Sepetim
Türkiye'de Öğretmen Olmak
%21 
220,00 TL
173,80 TL

Türkiye'de Öğretmen Olmak

%21 
220,00 TL
173,80 TL
Öne Çıkan Bilgiler
Emek Süreci ve Yeniden Proleterleşme
%21 
220,00 TL
173,80 TL
Kazancınız:46,20

Tükendi

Gelince Haber Ver
Kitap Açıklaması

Bu kitabın konusu olan Türkiye'de öğretmen daima emeği ile geçinen bir insandı; sonraları icat edilen bir ifade ile "beyaz yakalı emekçi" idi. Başlangıçta kendisini emekçi olarak nitelendirmezdi; devlet memuruydu ve meslek sahibiydi. Daha da önemlisi ona ayrıca ilmen fennen bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli kimliği ile Cumhuriyet'i muhafaza edecek öncü kadroların içinde yer alma görevi verilmişti. Bu nedenle anneler babalar çocuklarını ona "eti senin kemiği benim..." diye emanet ederlerdi.Doksan yıl geçti. Araya sermayenin sınırsız tahakkümü piyasalaşma ticarileşme özel okullar dershaneler girdi. Hâlâ emekçidir; ancak konumu değişmektedir. Aynı işleri yaparken bile meslek sahibi olma özelliğini yitirmektedir; zira meslekî nitelikleri (emeği) metalaşmaya neredeyse sıradan "işgücü" olmaya başlamaktadır.Veliler çocuklarının okuması için (devlet okulları dahil) artan oranlarda bedel ödemeye başlamıştır. Kendilerini kamu hizmetinden yararlanan yurttaşlar olarak değil okul yöneticilerinin patronlarının müşterileri olarak algılayanlar artmıştır. Arada kalan öğretmenin saygınlığı onarılamayacak boyutlarda aşınmıştır. Veliler bir telefon (Alo 147) şikâyeti ile öğretmenlerin geleceklerini karartabilmektedir. Öğrencilerin "günaydın öğretmenim" hitabı geçmişten bir hoş seda olarak anılmaktadır.Kuramsal bir tartışma "öğretmen kimdir?" sorusuna ışık tutmak için gerekli görülmektedir. Durmaz yanıtı toplumsal sınıflar alanı içinde aramakta ve bu arayışa tarihsel maddeci yaklaşımın ışık tutacağını düşünmektedir. Öğretmenler toplumsal sınıflar çerçevesi içine yerleştirildiğinde yukarıdaki soru yanıtlanmış olacaktır.Kitabın ilk üç bölümü bu incelemeyi oluşturmaktadır. Kuramsal tartışmalar okuru adım adım soyuttan somuta yaklaştırmaktadır. Bu gezinti boyunca beyaz yakalı katmanlar profesyonelleşme ve orta sınıflar; yabancılaşma ve öğretmenlerin konumu; neo-liberalizmin eğitimde yarattığı dönüşümler gibi önemli duraklardan geçilmektedir.Bu gezintinin sonlarına doğru IV. Bölüm'ün ikinci yarısında Orkun Saip Durmaz Türkiye'de öğretmenlere geliyor ve yukarıda kısaca örneklerini verdiğim bir dizi olguyu anlatarak çözümleyerek eleştirerek çalışmasını noktalıyor.Bu kitap beni de özel olarak ilgilendirdi. Anneannem Söğüt'te öğretmenlik yaparken Yunan işgaliyle karşılaştı; yanında iki kızıyla Türk ordusuna katıldı; askerlere mintan çorap dikerek Polatlı'ya kadar geldi. Yunanlılar çekilince Söğüt'e döndü. İki kızını öğretmen okullarına verdi. Kemeraltı esnafının "Hocanım"ı olarak İzmir'de emekli oldu. Konya'da öğretmenlik yapan annem lisede edebiyat öğretmeni olan babamla tanışıp evlendi. Ben de aile geleneğini sürdürdüm; SBF'deki öğretmenliğimi emeklilikle 2002'de noktaladım.Türkiye'de Öğretmen Olmak üç kuşaktan bir öğretmen ailesinin mensubu olarak beni de bizleri de kapsamış olmaktadır. Ancak kitabın ağırlık verdiği ("neo-liberal") tarihsel dönem keyifli bir nokta değildir; son durak olamaz. Bizler öğretmenliği böyle bugünküler gibi yaşamadık. Bu ortamın sadece öğretmenlerin değil tüm Türkiye emekçilerinin gönenci için aşılması değiştirilmesi gereklidir.Türkiye'de Öğretmen Olmakbu bozulmayı sağlam bir kuramsal perspektife dayanarak anlatmakta; çözümlemekte; eleştirmektedir. Sermayenin ve gericiliğin Türkiye'de öğretmenlik mesleğini eğitim sistemini biçimlendirme süreçlerini böylece teşhir etmektedir. Tek başına bu "teşhir" dahi bu çürümeye karşı direnen mücadele eden kişiler hareketler için gereken bilgi birikimine katkılar sağlamaktadır.Orkun Saip Durmaz eline sağlık; teşekkürler...Korkut Boratav

Kitap Özellikleri
Basım Yılı2014
Baskı1
Cilt DurumuKarton Kapak
DilTürkçe
Ebat13,5 x 19,5
ISBN-106059020305
Kağıt TürüKitap Kağıdı
Sayfa Sayısı304
favorilerime ekle
Kitap Açıklaması

Bu kitabın konusu olan Türkiye'de öğretmen daima emeği ile geçinen bir insandı; sonraları icat edilen bir ifade ile "beyaz yakalı emekçi" idi. Başlangıçta kendisini emekçi olarak nitelendirmezdi; devlet memuruydu ve meslek sahibiydi. Daha da önemlisi ona ayrıca ilmen fennen bedenen kuvvetli ve yüksek karakterli kimliği ile Cumhuriyet'i muhafaza edecek öncü kadroların içinde yer alma görevi verilmişti. Bu nedenle anneler babalar çocuklarını ona "eti senin kemiği benim..." diye emanet ederlerdi.Doksan yıl geçti. Araya sermayenin sınırsız tahakkümü piyasalaşma ticarileşme özel okullar dershaneler girdi. Hâlâ emekçidir; ancak konumu değişmektedir. Aynı işleri yaparken bile meslek sahibi olma özelliğini yitirmektedir; zira meslekî nitelikleri (emeği) metalaşmaya neredeyse sıradan "işgücü" olmaya başlamaktadır.Veliler çocuklarının okuması için (devlet okulları dahil) artan oranlarda bedel ödemeye başlamıştır. Kendilerini kamu hizmetinden yararlanan yurttaşlar olarak değil okul yöneticilerinin patronlarının müşterileri olarak algılayanlar artmıştır. Arada kalan öğretmenin saygınlığı onarılamayacak boyutlarda aşınmıştır. Veliler bir telefon (Alo 147) şikâyeti ile öğretmenlerin geleceklerini karartabilmektedir. Öğrencilerin "günaydın öğretmenim" hitabı geçmişten bir hoş seda olarak anılmaktadır.Kuramsal bir tartışma "öğretmen kimdir?" sorusuna ışık tutmak için gerekli görülmektedir. Durmaz yanıtı toplumsal sınıflar alanı içinde aramakta ve bu arayışa tarihsel maddeci yaklaşımın ışık tutacağını düşünmektedir. Öğretmenler toplumsal sınıflar çerçevesi içine yerleştirildiğinde yukarıdaki soru yanıtlanmış olacaktır.Kitabın ilk üç bölümü bu incelemeyi oluşturmaktadır. Kuramsal tartışmalar okuru adım adım soyuttan somuta yaklaştırmaktadır. Bu gezinti boyunca beyaz yakalı katmanlar profesyonelleşme ve orta sınıflar; yabancılaşma ve öğretmenlerin konumu; neo-liberalizmin eğitimde yarattığı dönüşümler gibi önemli duraklardan geçilmektedir.Bu gezintinin sonlarına doğru IV. Bölüm'ün ikinci yarısında Orkun Saip Durmaz Türkiye'de öğretmenlere geliyor ve yukarıda kısaca örneklerini verdiğim bir dizi olguyu anlatarak çözümleyerek eleştirerek çalışmasını noktalıyor.Bu kitap beni de özel olarak ilgilendirdi. Anneannem Söğüt'te öğretmenlik yaparken Yunan işgaliyle karşılaştı; yanında iki kızıyla Türk ordusuna katıldı; askerlere mintan çorap dikerek Polatlı'ya kadar geldi. Yunanlılar çekilince Söğüt'e döndü. İki kızını öğretmen okullarına verdi. Kemeraltı esnafının "Hocanım"ı olarak İzmir'de emekli oldu. Konya'da öğretmenlik yapan annem lisede edebiyat öğretmeni olan babamla tanışıp evlendi. Ben de aile geleneğini sürdürdüm; SBF'deki öğretmenliğimi emeklilikle 2002'de noktaladım.Türkiye'de Öğretmen Olmak üç kuşaktan bir öğretmen ailesinin mensubu olarak beni de bizleri de kapsamış olmaktadır. Ancak kitabın ağırlık verdiği ("neo-liberal") tarihsel dönem keyifli bir nokta değildir; son durak olamaz. Bizler öğretmenliği böyle bugünküler gibi yaşamadık. Bu ortamın sadece öğretmenlerin değil tüm Türkiye emekçilerinin gönenci için aşılması değiştirilmesi gereklidir.Türkiye'de Öğretmen Olmakbu bozulmayı sağlam bir kuramsal perspektife dayanarak anlatmakta; çözümlemekte; eleştirmektedir. Sermayenin ve gericiliğin Türkiye'de öğretmenlik mesleğini eğitim sistemini biçimlendirme süreçlerini böylece teşhir etmektedir. Tek başına bu "teşhir" dahi bu çürümeye karşı direnen mücadele eden kişiler hareketler için gereken bilgi birikimine katkılar sağlamaktadır.Orkun Saip Durmaz eline sağlık; teşekkürler...Korkut Boratav

Kitap Özellikleri
Basım Yılı2014
Baskı1
Cilt DurumuKarton Kapak
DilTürkçe
Ebat13,5 x 19,5
ISBN-106059020305
Kağıt TürüKitap Kağıdı
Sayfa Sayısı304
Benzer Ürünler
Eğitimde Etik
%26
228,00 TL
168,72 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Ölçme ve Değerlendirme / Emin Karip
%3
260,00 TL
252,20 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.