Yenilenen ve dönüşen toplum ile dünya düzeninin değiştiği görülmektedir. Bilgi teknolojilerinin ortaya çıkışı bilgiye erişimi kolaylaştırmaktadır. Bilgi teknolojilerinin giderek gelişmesi ile kişiler çevrimiçi bir yaşam sürmektedir. Kişisel veriler, değişen dünya düzeni ve kişilerin sürdürdüğü çevrimiçi yaşam ile önem kazanan konular arasındadır.
Kişisel veriler, kişilere ait unsurlar barındırmaktadır. Bu sebeple kişisel veriler birçok alanda korunmaktadır. Kişisel verilerin korunmasının ihlali, kişiler açısından ağır sonuçlar meydana getirmektedir. Bu durum sebebi ile kişisel verilerin ceza hukuk açısından da korunması gerektiği görüşü yaygınlık kazanmıştır. Kişisel verilerin korunması hakkının ihlali, haksızlık olarak kabul edilmiştir ve suç tipi olarak çağdaş kanunlarda kendine yer bulmaya başlamıştır.
Ülkemizde, kişisel verilerin ceza hukuku çerçevesinde korunması 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu (TCK) ile gerçekleşmiştir. TCK'nin 9. Bölümünde yer alan "Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar" başlığı altında kişisel verilerin korunmasını ihlal eden fiiller suç tipi olarak düzenlenmiştir.
Bu çalışmada temel amacımız; kişisel veri kavramı ve kapsamının, ceza hukuku çerçevesinde korunması gerekliliğini vurgulamaktır. Bir diğer amacımız ise TCK'de 9. bölümde yer alan "Özel Hayata ve Hayatın Gizli Alanına Karşı Suçlar" başlığı altında 136. maddede düzenlenen "kişisel verileri hukuka aykırı olarak verme veya ele geçirme" suçunun unsurlarını, getirdiği yenilikleri, eksilerini ve artılarını göstermektir.