Teslimat bölgelerinde kargonuzu kendiniz gidip almalısınız. Sitenin altında teslimat noktaları mevcuttur.
Siparişiniz ile ilgili bir açıklama yazmak isterseniz, lütfen aşağıdaki alanı kullanın:
Tükendi
Gelince Haber Ver"...Yönünü Batı'ya dönmüş bir Türkiye'de devletin vatandaşa yeni bir yönelim dünya görüşü ve ideoloji empoze etmesi nasıl açıklanmalıdır? ...Laikleşme ve sekülerleşme çabaları Türkiye'de din-devlet ilişkisinin yeniden tanımlamasını gerekli kılmıştır. Laiklik gibi sekülerleşme de yeni toplum içi veya gruplar arası itişme çatışma ve gerilim sonucu gündeme gelmiş değildir. Bilakis bu gelişme toplumsal bir ihtiyaçtan ziyade Cumhuriyetçi kadroların -beslendikleri Batıcı zihniyet dünyalarına tesadüf etmesinin de etkisiyle- Türkiye'nin Batı ile ilişkilerine belli bir istikamet verme gerekliliği sonucu söz konusu olmuştur."
Kutsalın modernleşmesi bir kayboluş mu yoksa bir form değişikliği mi? Dönüşen şey değişir mi? "Aydınlanma"nın yeni insan oluşturma fikri geleneksel insan kalıplarını yıkıp inanç ve hakikat sorunlu bir söylem üretilmesine neden olmuştur. Erken Cumhuriyet Dönemi'nde de durum farklı değildir. Adeta "bilimin ve resmî ideolojinin ulemalığını yapan" Cumhuriyetçi kadronun Batıcı söylemleri ve uygulamaları en çok da din politikalarının icrasında kendini göstermiştir. Aynı zamanda halkın seküler politikalarla cumhuriyet ideolojisine adapte edilmesi bu seçkinci kadronun gündemindedir. Ercan Özçelik kitabında laikliğin ve sekülerliğin araçsal bir ideoloji gibi işlevselleştirilerek Osmanlı sonrası yeni Türkiye'de "kutsal" olanın "modern" olana evrilmesini farklı bir bakış açısıyla inceliyor. Bunu yaparken modernitenin laikliğin ve sekülerliğin Avrupa'daki ortaya çıkış serüvenini ve gelişimini de derinlemesine ele alarak geniş bir kavramsal çerçeve çiziyor. Yazar kavramların Osmanlı Devleti'ndeki yansımalarını oradan da Yeni Türkiye'nin hukuki ve siyasi damarlarına girmesini zengin bir literatür ile kaleme alıyor. Yazara göre geleneksel kopuş sonrası ne devlet Kurumları eski gibi idi ne de halk. Yeni gibi de olamadılar. Erken Cumhuriyet Dönemi'ndeki bu paradigmatik kırılma günümüzde sosyal ve siyasal alanda tartışma konusu olmayı sürdürüyor. Elinizdeki kitap yakın zamanda biteceğe benzemeyen bu tartışmaları öznel ve akıcı bir şekilde konu alıyor.
| Barkod | 9786256586376 |
| Basım Yılı | 2025 |
| Cilt Durumu | Karton Kapak |
| Dil | Türkçe |
| Ebat | 16 x 24 |
| Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
| Sayfa Sayısı | 292 |
"...Yönünü Batı'ya dönmüş bir Türkiye'de devletin vatandaşa yeni bir yönelim dünya görüşü ve ideoloji empoze etmesi nasıl açıklanmalıdır? ...Laikleşme ve sekülerleşme çabaları Türkiye'de din-devlet ilişkisinin yeniden tanımlamasını gerekli kılmıştır. Laiklik gibi sekülerleşme de yeni toplum içi veya gruplar arası itişme çatışma ve gerilim sonucu gündeme gelmiş değildir. Bilakis bu gelişme toplumsal bir ihtiyaçtan ziyade Cumhuriyetçi kadroların -beslendikleri Batıcı zihniyet dünyalarına tesadüf etmesinin de etkisiyle- Türkiye'nin Batı ile ilişkilerine belli bir istikamet verme gerekliliği sonucu söz konusu olmuştur."
Kutsalın modernleşmesi bir kayboluş mu yoksa bir form değişikliği mi? Dönüşen şey değişir mi? "Aydınlanma"nın yeni insan oluşturma fikri geleneksel insan kalıplarını yıkıp inanç ve hakikat sorunlu bir söylem üretilmesine neden olmuştur. Erken Cumhuriyet Dönemi'nde de durum farklı değildir. Adeta "bilimin ve resmî ideolojinin ulemalığını yapan" Cumhuriyetçi kadronun Batıcı söylemleri ve uygulamaları en çok da din politikalarının icrasında kendini göstermiştir. Aynı zamanda halkın seküler politikalarla cumhuriyet ideolojisine adapte edilmesi bu seçkinci kadronun gündemindedir. Ercan Özçelik kitabında laikliğin ve sekülerliğin araçsal bir ideoloji gibi işlevselleştirilerek Osmanlı sonrası yeni Türkiye'de "kutsal" olanın "modern" olana evrilmesini farklı bir bakış açısıyla inceliyor. Bunu yaparken modernitenin laikliğin ve sekülerliğin Avrupa'daki ortaya çıkış serüvenini ve gelişimini de derinlemesine ele alarak geniş bir kavramsal çerçeve çiziyor. Yazar kavramların Osmanlı Devleti'ndeki yansımalarını oradan da Yeni Türkiye'nin hukuki ve siyasi damarlarına girmesini zengin bir literatür ile kaleme alıyor. Yazara göre geleneksel kopuş sonrası ne devlet Kurumları eski gibi idi ne de halk. Yeni gibi de olamadılar. Erken Cumhuriyet Dönemi'ndeki bu paradigmatik kırılma günümüzde sosyal ve siyasal alanda tartışma konusu olmayı sürdürüyor. Elinizdeki kitap yakın zamanda biteceğe benzemeyen bu tartışmaları öznel ve akıcı bir şekilde konu alıyor.
| Barkod | 9786256586376 |
| Basım Yılı | 2025 |
| Cilt Durumu | Karton Kapak |
| Dil | Türkçe |
| Ebat | 16 x 24 |
| Kağıt Türü | Kitap Kağıdı |
| Sayfa Sayısı | 292 |