Yirmi birinci yüzyılda çevreye ilişkin farkındalığın artması ile birlikte tedarik zinciri süreçlerinde çevreci yaklaşımlar benimsenmeye başlamıştır. İklim değişikliğine yönelik artan küresel endişeler çevrenin göz önünde bulundurulmasını tercihe bağlı olmaktan çıkararak üretim yapabilmek için zorunlu hâle getirmektedir. Avrupa Birliği (AB) tarafından uygulamaya alınan Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması (SKDM) ile birlikte AB'ye ihraç edilecek belirli ürün grupları (demir çelik, alüminyum, çimento, gübre, elektrik ve hidrojen) için karbon vergisi ödenmesi gerekecektir. Dolayısıyla küresel ve dinamik pazarda varlığını sürdürerek rekabet avantajını kaybetmek istemeyen üreticilerin, tedarik zinciri süreçlerini çevreci hâle getirerek çevresel performanslarını iyileştirmeleri gerekmektedir. Yasal düzenlemenin mali yükümlülüğünün yürürlüğe girmesinden önce gerekli önlemleri alarak çevresel performansını iyileştiren üreticiler, rekabet avantajı elde edeceklerdir.

Bu kitapta; yeşil tedarik zinciri yönetimi, örgütsel çeviklik ve çevresel performans kavramları detaylıca açıklandıktan sonra demir çelik sektöründe yapılan araştırma sonuçlarına yer verilmektedir. SKDM uygulama dönemi öncesinde demir çelik sektöründe yapılan araştırma ile tedarik zinciri uygulamalarının çevreci olmasının çevresel performansa etkisi ve bu etkide çeviklik özelliklerinin rolünün olup olmadığına ilişkin araştırma bulguları paylaşılmaktadır. Kitabın ilgili sektör katılımcılarına ve benzer konuda çalışma yapacak kişilere katkı sağlayacağı düşünülmektedir.