Bu çalışmamızda zihniyet konusu üzerinde durduk ve bir zihniyet devriminin neden gerekli olduğunu açıklamaya çalıştık. Zihniyet konusu, bir toplum için gerçekten büyük önem arz eden bir konudur. Sağlıklı bir zihniyete sahip olan bir toplum, hem huzurlu olur hem diğer bütün sorunlarını daha kolay çözüme kavuşturur. Sağlıklı ve dengeli bir zihniyet inşa edebilmek için; vahiy, bilim, felsefe, sanat, ahlâk, teknoloji vb. değerlerin ışığına ihtiyaç vardır. Bu değerlerin rehberliğinden gerektiği şekilde yararlanamayan toplumların, sağlıklı bir zihniyete sahip olabilmeleri mümkün değildir. Kalkınmış ve ilerlemiş toplumlar, zihniyet yönünden de kendilerini geliştirmiş olan toplumlardır. Esasen, kalkınma ile zihniyet yapısı arasında derin bir ilişki vardır. Sağlam ve tutarlı bir zihniyete sahip olan toplumların kalkınmalarını daha kolay gerçekleştirdiklerini görebiliyoruz.
Kuşkusuz, yeni bir zihniyet inşa etmek, ciddi bir çaba gerektirir. Bu konuda en büyük sorumluluk, o ülkenin entelektüel kadrolarına düşmektedir. Bunun için, önce, vahyin içerdiği hakikatleri doğru anlamamız; sonra da,  bilim, felsefe, sanat, ahlâk vb. değerlerin ışığından en iyi biçimde yararlanmamız gerekir. Sağlıklı bir zihniyete sahip olan toplumların en önemli özelliklerinden biri de akılcı (rasyonel) bir düşünce anlayışına sahip olmaları ve bilimi her alanda kendilerine rehber edinmiş olmalarıdır. Kuşkusuz, bütün bunları gerçekleştirebilmemiz için de, her şeyden önce, millî bir felsefemizin olması gerekir. Bu konu üzerinde de ciddiyetle durulması gerektiğini düşünüyorum.
İnsanlığın, yeni bir zihniyete, yeni fikir ve düşüncelere muhtaç olduğu bir dönemde yaşadığımızı söyleyebiliriz. İnsanlığın içinde bulunduğu olumsuz koşullar, bu durumu açıkça doğrulamaktadır. Bunun da bir zihniyet devrimini zorunlu kıldığı açıktır. Zihinsel bir devrimin, millî felsefemizin de katkılarıyla, insanlığa yeni ufuklar açabileceğine inanıyorum.

Abdullah Aydemir