Teslimat bölgelerinde kargonuzu kendiniz gidip almalısınız. Sitenin altında teslimat noktaları mevcuttur.
Siparişiniz ile ilgili bir açıklama yazmak isterseniz, lütfen aşağıdaki alanı kullanın:

Tükendi
Gelince Haber VerKalp için, tefekkür ve tedebbür ederek Kurân okumaktan daha faydalı bir ilaç yoktur. Bu selefin vazgeçmediği alışkanlıklarından biriydi. Hatta zaman zaman bir âyeti sabaha kadar dönüp dönüp okurlardı.
Kurân hakkında tefekkür etmek de iki türlü olur. Âyetin üzerinde, Allahın ne murâd ettiğini anlamak üzere düşünmek, Allahın düşünme neticesinde kullarının neler yapması istediğini anlayabilmek.
Birincisi, Kurânın delil bakımından düşünülmesidir. Bu da dinlenilen âyetlerin tefekkür edilmesi anlamına gelir. İkincisi açık deliller üzerinde düşünmektir ki, bu da Allahın görülebilen âyetleri üzerinde tefekkür etmektir.
Bu nedenle Allah, Kurânı insanlar düşünsünler ve tefekkür etsinler diye indirmiş, bununla amel etmelerini istemiş, sadece kuru bir okuma yaparak onun gerçek hakikatinden yüz çevirmelerini istememiştir.
Kulluğun mertebelerine yükselmek ve Rabbine yaklaşmak isteyen kimsenin, bu amacın gerçekleştirilmesi için Kurân-ı Kerimin indirilmesindeki maksadı yerine getirmesi ve sahih Nebevi sünnete uyması gerekmektedir. Bu da Kurân ve sünneti anlamak ve Hz. Peygamberin (s.a.v.) sünnetine uyup, amel etmek ile meydana gelir: "(Ey Rasûlüm!) De ki: Allahı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayan ve merhamet edendir." (Âl-i İmran, 31)
Kurân-ı Kerimin öğrenilmesindeki beş mertebenin açıklığa kavuşması adına bir araştırma ortaya koyduk. Bu beş mertebe şöyledir:
* İşitmek
* Tilavet etmek
* Ezberlemek
* Düşünmek
* Amel etmek
Bugün Ümmet-i Muhammed Kurân-ı Kerimi dinlemek, okumak ve ezberlemek sureti ile Rablerinin kitabına yönelmiş, Kurân hakları ve medreseleri düzenlemiş ve bu hususta büyük başarı elde etmiştir. Ancak bu başarı işitme, okuma ve ezberleme mertebelerinde sınırlı kalmış, üzerinde düşünme ve kendisi ile amel etme derecesine tam anlamıyla ulaşamamıştır.
Böyle bir çalışma hazırlamamın başlıca sebeplerinden bir tanesi de Kurânın düşünme ve amel etme mertebeleri ile alakalı pratiğe dökülebilecek bir menhecin olmayışıdır. Halbuki bu hususta sahâbenin izleri takip edilmeli, Kurânı telakki etmede onların metotları uygulanmalıdır. Nitekim İbn Mesud (r.a.) şöyle demiştir: "Bizden birisi on âyet öğrendiğinde onların manalarını iyice bilip tanımadan ve amel etmeden başka bir âyete geçmezdi."[1]
Bundan dolayı Kurân-ı Kerimin anlaşılması ve onunla amel edilmesinin kolaylaşması için bu çalışma fikri doğdu. Eser aynı zamanda bu konuda istekleri ve hırsları birbirinden farklı olan kimselere hitap etmektedir.
Değerli okuyucu kardeşim! Yüce Allahtan bu eser vesilesiyle yazanı, okuyanı, öğreteni, öğreneni faydalı kılmasını, rızasına halis eylemesini niyaz ederim.
Eserin Hazırlanması:
Eser, Ehli sünnet vel cemaat menhecine uygun olarak Kurân-ı Kerimin düşünülüp amel edilmesi üzerine alıştırmalar yapılması hakkında alanında tek, sağlam kaynaklardan beslenmiş kapsamlı bir çalışmadır.
Mushâfı dört ana başlık altında incelemeyi uygun gördüm.
1. Yapmış olduğum alıntılar Ehli sünnet vel cemaat katında itimat edilen temel tefsir kaynaklarından oluşmaktadır. Her âyetin şerhinin sonunda kitabın ismi yerine müellifin ismini belirttim. Çalışmamdaki âyetlerin şerhi yaklaşık 15.000 adet içerisinden seçilmiştir. Bu şerhlerin bir sayfa içinde bir âyette üçten fazla olmamasına dikkat ettim.
2. Âyetler üzerinde düşünmeye kendini adayan kimseye yardımcı olması için sorular geliştirdim.
3. Kurân üzerinde amel etmeye alışkanlık sağlanması için o sayfadaki âyetler içinden amel etmeye yönelik üç amel seçtim ve her amelin sonunda da çıkarım yapıldığı âyeti ekledim.
4. Âyetlerden dersler çıkarıp, bu dersleri maddeler halinde sıraladım.
Düşünmeye sevk eden alıntılarda dayandığım tefsir kitapları şunlardır:
? Camiul-Beyan an Tevili Âyil-Kurân, T
Kalp için, tefekkür ve tedebbür ederek Kurân okumaktan daha faydalı bir ilaç yoktur. Bu selefin vazgeçmediği alışkanlıklarından biriydi. Hatta zaman zaman bir âyeti sabaha kadar dönüp dönüp okurlardı.
Kurân hakkında tefekkür etmek de iki türlü olur. Âyetin üzerinde, Allahın ne murâd ettiğini anlamak üzere düşünmek, Allahın düşünme neticesinde kullarının neler yapması istediğini anlayabilmek.
Birincisi, Kurânın delil bakımından düşünülmesidir. Bu da dinlenilen âyetlerin tefekkür edilmesi anlamına gelir. İkincisi açık deliller üzerinde düşünmektir ki, bu da Allahın görülebilen âyetleri üzerinde tefekkür etmektir.
Bu nedenle Allah, Kurânı insanlar düşünsünler ve tefekkür etsinler diye indirmiş, bununla amel etmelerini istemiş, sadece kuru bir okuma yaparak onun gerçek hakikatinden yüz çevirmelerini istememiştir.
Kulluğun mertebelerine yükselmek ve Rabbine yaklaşmak isteyen kimsenin, bu amacın gerçekleştirilmesi için Kurân-ı Kerimin indirilmesindeki maksadı yerine getirmesi ve sahih Nebevi sünnete uyması gerekmektedir. Bu da Kurân ve sünneti anlamak ve Hz. Peygamberin (s.a.v.) sünnetine uyup, amel etmek ile meydana gelir: "(Ey Rasûlüm!) De ki: Allahı seviyorsanız bana uyun ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayan ve merhamet edendir." (Âl-i İmran, 31)
Kurân-ı Kerimin öğrenilmesindeki beş mertebenin açıklığa kavuşması adına bir araştırma ortaya koyduk. Bu beş mertebe şöyledir:
* İşitmek
* Tilavet etmek
* Ezberlemek
* Düşünmek
* Amel etmek
Bugün Ümmet-i Muhammed Kurân-ı Kerimi dinlemek, okumak ve ezberlemek sureti ile Rablerinin kitabına yönelmiş, Kurân hakları ve medreseleri düzenlemiş ve bu hususta büyük başarı elde etmiştir. Ancak bu başarı işitme, okuma ve ezberleme mertebelerinde sınırlı kalmış, üzerinde düşünme ve kendisi ile amel etme derecesine tam anlamıyla ulaşamamıştır.
Böyle bir çalışma hazırlamamın başlıca sebeplerinden bir tanesi de Kurânın düşünme ve amel etme mertebeleri ile alakalı pratiğe dökülebilecek bir menhecin olmayışıdır. Halbuki bu hususta sahâbenin izleri takip edilmeli, Kurânı telakki etmede onların metotları uygulanmalıdır. Nitekim İbn Mesud (r.a.) şöyle demiştir: "Bizden birisi on âyet öğrendiğinde onların manalarını iyice bilip tanımadan ve amel etmeden başka bir âyete geçmezdi."[1]
Bundan dolayı Kurân-ı Kerimin anlaşılması ve onunla amel edilmesinin kolaylaşması için bu çalışma fikri doğdu. Eser aynı zamanda bu konuda istekleri ve hırsları birbirinden farklı olan kimselere hitap etmektedir.
Değerli okuyucu kardeşim! Yüce Allahtan bu eser vesilesiyle yazanı, okuyanı, öğreteni, öğreneni faydalı kılmasını, rızasına halis eylemesini niyaz ederim.
Eserin Hazırlanması:
Eser, Ehli sünnet vel cemaat menhecine uygun olarak Kurân-ı Kerimin düşünülüp amel edilmesi üzerine alıştırmalar yapılması hakkında alanında tek, sağlam kaynaklardan beslenmiş kapsamlı bir çalışmadır.
Mushâfı dört ana başlık altında incelemeyi uygun gördüm.
1. Yapmış olduğum alıntılar Ehli sünnet vel cemaat katında itimat edilen temel tefsir kaynaklarından oluşmaktadır. Her âyetin şerhinin sonunda kitabın ismi yerine müellifin ismini belirttim. Çalışmamdaki âyetlerin şerhi yaklaşık 15.000 adet içerisinden seçilmiştir. Bu şerhlerin bir sayfa içinde bir âyette üçten fazla olmamasına dikkat ettim.
2. Âyetler üzerinde düşünmeye kendini adayan kimseye yardımcı olması için sorular geliştirdim.
3. Kurân üzerinde amel etmeye alışkanlık sağlanması için o sayfadaki âyetler içinden amel etmeye yönelik üç amel seçtim ve her amelin sonunda da çıkarım yapıldığı âyeti ekledim.
4. Âyetlerden dersler çıkarıp, bu dersleri maddeler halinde sıraladım.
Düşünmeye sevk eden alıntılarda dayandığım tefsir kitapları şunlardır:
? Camiul-Beyan an Tevili Âyil-Kurân, T