Hesabım
Şifremi Unuttum
Kayıt Ol
Sepetim
Bize Ulaşın
×
Dikkat!

Teslimat bölgelerinde kargonuzu kendiniz gidip almalısınız. Sitenin altında teslimat noktaları mevcuttur.

Okuyucu hizmetleri - Bizimle iletişime geçin Bir mesaj gönder

Siparişiniz ile ilgili bir açıklama yazmak isterseniz, lütfen aşağıdaki alanı kullanın:

Sec Code
Muhtasar İbni Kesir Âyet Âyet Meal Tefsir
%31 
1.700,00 TL
1.173,00 TL

Muhtasar İbni Kesir Âyet Âyet Meal Tefsir

%31 
1.700,00 TL
1.173,00 TL
%31 
1.700,00 TL
1.173,00 TL

Tükendi

Gelince Haber Ver
Genellikle 5-7 gün içinde kargoya verilir.
Bu ürün stoklu değildir. Üreticiden istenir ve bize ulaştıktan sonra kargoya verilir. Kargoya verme süresi tatil günlerini kapsamaz.
Kitap Açıklaması

İslam dininin yüce kitabı Kur'ân, tilâvetiyle benzersizdir. Tilâvetindeki halâveti doyumsuzdur. Nazmıyla eşsizdir. Beşeri takat ile nazmına yaklaşmak şöyle dursun, bir sûresinin benzerini ortaya koymaya çalışmak maskaralık ve rüsvaylık sebebidir. Mezâmîr-i Dâvûd'dan beri duyulmamış tattaki sesi ve aciz bırakan belâgati şiir ustaları olan Câhiliye devri Araplarının başlarını döndürüp onları sersemletmişti. Ona karşı koyacak takati kendilerinde bulamamışlardı. Böylelikle aslında onun beşer kelamı olamayacağını anlamaları hiç uzun sürmedi. Zira o, insanın kalbinden bir lahzada ruhunun derinliklerine nüfuz edebilen son ilâhî mesajdı. O, Allah'ın kopmaz ipi, sarsılmaz hükmü, hikmetli zikri, sırât-ı mustakîm'idir. Onu okuyanlar okumaktan usanmaz, âlimler ona doymaz, hayrete düşüren hazineleri bitip tükenmez. Onunla konuşan doğru konuşur, onunla hükmeden âdil olur, Ona dil uzatan bedbaht olur, ondan gafil olan hüsranda kalır.
Allah'ın kelâmının bir benzerini ortaya koymak ne Arapça'da ne de başka bir dilde mümkün olmadığına göre onun mesajını insanlığa ulaştırmak için tercüme edilmesinin zarureti karşısında hangi yol benimsenmeliydi? Zira Kur'ân'ın i'câzını benzersiz nazmını, yüce belâgatini aynen aktarmaya çalışmak imkansız derecesinde güçtü. Zaman içerisinde Arap olmayan milletlerin İslamı kabul edişiyle birlikte, tabiatıyla Kur'ân'ın başka dillerde de anlaşılması ihtiyacı hemen hasıl oldu. Anadili Arapça olmayan çeşitli milletlere mensup müslümanların hepsinin farklı tecrübeleri olmakla birlikte, erken dönemlerden itibaren çeşitli dillere tercümelerin yapıldığını gösteren rivâyetler mevcuttur. Ülkemizde yaşanan tecrübeleri göz önüne aldığımızda, Kur'ân'ı başka bir dile çevirmenin kavramsal olarak bile neden öyle kolay bir süreç olmadığı pekâlâ anlaşılıyor.
Türkiyemiz'de Kur'ân tercümesi yerine meâl kelimesinin kabul görerek yerleşmiş olması, tam da söz ettiğimiz bu güçlüğe işaret eden bir gerçekliktir. Lafzen ya da harfen tercüme yerine mânen ya da mefhumen tercümeyi ifade eden meâl kelimesi kökeni bakımından lafzın sonuç itibarıyla varacağı, müncer olacağı yer anlamındadır. Kur'ân'ın i'câzı göz önüne alındığında onun tercümesinin yapılamayacağından hareketle Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan tartışmalar sonrası, henüz yirmili yılların ortalarında meâl kavramı bu sâikle benimsenmiştir. Kur'ân'ın mânâlarının ve mefhumunun tercümesi anlamındaki bu kavram bahsettiğimiz kaygıları bertaraf etmiş gözükmekteydi. Ancak meâller bu sefer de içine fazlaca yorum katılabileceği gibi kaygılar sebebiyle sonraları ister istemez yine lafız karşılığı tercüme üslûbuna kaymıştır. Bu kaygıları kısmen anlamak da mümkündür. Anadili Arapça olmayan toplumlarda tefsir çalışmalarını veya tercümelerini meâl çalışmalarından ayrı tutmak anlamlı olmayacağı için tefsiri meâl ile aynı kapsamda birlikte değerlendirmek bir zaruret olarak ortaya çıkar. Son yıllarda benzer bazı çalışmalara "meâl-tefsir" adı verilmesi de bir bakıma bu zarureti ifade ediyor.
Rivayet ilminin geliştiği erken dönemlerden itibaren tefsir ilmi de rivâyet tefsirinin ilk önemli örnekleriyle karşımıza çıkar. Bunların teşekkülünde şüphesiz, Kur'ân'a dair sahâbe ve tâbîin tefsirlerini aktaran rivâyetlerden oluşan külliyat en önemli âmil olmuştur. Tefsir ilmi açısından, kimi zaman Hz. Peygamber'e kadar dayanan bu rivâyetler, ehlince malum olduğu üzere hiçbir pahaya değişilmez. Buna binâen İbn Kesîr'in (ö. 774/1373) Tefsîru'l-Kurâni'l-Azîm'i, VIII. yüzyılda kaleme alınmış olmakla birlikte, rivâyet tefsiri hüviyeti taşıması ve yöntemiyle kendinden önceki diğer tefsirlerden de istifadeyi mümkün kılması sebebiyle, büyük kıymeti hâiz kaynak eserler arasına girmiştir. Rivâyetler ışığında, meâlden biraz daha geniş bir tefsir mahiyetindeki elinizdeki bu çeviri eser, İbn Kesîr Tefsirinin bir hülâsası değil, ihtisarıdır. Muhtasarlar sağlıklı bir yöntem izlenerek yapıldığında oldukça faydalı olan eserlerdir. Muhtasar'ın yöntemine ilişkin, eseri hazırlayan Dr. Muhammed b. Musa Âl-i Nasr'ın mukaddimesine göz atılması yararlı olacaktır. Sûrelerin başında bulunan, sûrenin nerede indiği, ayet sayısı ve ismi hakkında bilgi veren kısa açıklamalar muhtasarın aslında yer almayıp tarafımızdan ilave edilmiştir.
Şimdi siz okuyucuları kitapla başbaşa bırakmazdan evvel, teknik bir detayı da aktarmak isteriz. Çeviride ansiklopedik bir mizanpajla çift sütun olarak, Arapça her bir ayetin klişesi peşi sıra meâl ve kısa tefsirine yer verdik. Arapça âyet metnini Türkçe ile birlikte veren bu grafik tasarımının, okuyucunun konsantrasyonuna olumlu etki edeceğini düşündük. Böylece âyetlerde lafız ve manaya nüfuz edebilmek belki daha ziyade mümkün olacaktır. Bu düşüncemizi ifade etmek üzere, Muhtasar İbn-i Kesîr üst başlıklı çevirimizi, Âyet Âyet Meâl-Tefsir alt başlığıyla sunmayı uygun bulduk.

Kitap Özellikleri''''''''''
Barkod9789756415474
Basım Yılı2020
Cilt DurumuCiltli
DilArapça, Türkçe
Ebat27x19
Kağıt Türüİvory
Sayfa Sayısı1232
YazarMuhammed B. Musa Al-i Nasr
favorilerime ekle
Kitap Açıklaması

İslam dininin yüce kitabı Kur'ân, tilâvetiyle benzersizdir. Tilâvetindeki halâveti doyumsuzdur. Nazmıyla eşsizdir. Beşeri takat ile nazmına yaklaşmak şöyle dursun, bir sûresinin benzerini ortaya koymaya çalışmak maskaralık ve rüsvaylık sebebidir. Mezâmîr-i Dâvûd'dan beri duyulmamış tattaki sesi ve aciz bırakan belâgati şiir ustaları olan Câhiliye devri Araplarının başlarını döndürüp onları sersemletmişti. Ona karşı koyacak takati kendilerinde bulamamışlardı. Böylelikle aslında onun beşer kelamı olamayacağını anlamaları hiç uzun sürmedi. Zira o, insanın kalbinden bir lahzada ruhunun derinliklerine nüfuz edebilen son ilâhî mesajdı. O, Allah'ın kopmaz ipi, sarsılmaz hükmü, hikmetli zikri, sırât-ı mustakîm'idir. Onu okuyanlar okumaktan usanmaz, âlimler ona doymaz, hayrete düşüren hazineleri bitip tükenmez. Onunla konuşan doğru konuşur, onunla hükmeden âdil olur, Ona dil uzatan bedbaht olur, ondan gafil olan hüsranda kalır.
Allah'ın kelâmının bir benzerini ortaya koymak ne Arapça'da ne de başka bir dilde mümkün olmadığına göre onun mesajını insanlığa ulaştırmak için tercüme edilmesinin zarureti karşısında hangi yol benimsenmeliydi? Zira Kur'ân'ın i'câzını benzersiz nazmını, yüce belâgatini aynen aktarmaya çalışmak imkansız derecesinde güçtü. Zaman içerisinde Arap olmayan milletlerin İslamı kabul edişiyle birlikte, tabiatıyla Kur'ân'ın başka dillerde de anlaşılması ihtiyacı hemen hasıl oldu. Anadili Arapça olmayan çeşitli milletlere mensup müslümanların hepsinin farklı tecrübeleri olmakla birlikte, erken dönemlerden itibaren çeşitli dillere tercümelerin yapıldığını gösteren rivâyetler mevcuttur. Ülkemizde yaşanan tecrübeleri göz önüne aldığımızda, Kur'ân'ı başka bir dile çevirmenin kavramsal olarak bile neden öyle kolay bir süreç olmadığı pekâlâ anlaşılıyor.
Türkiyemiz'de Kur'ân tercümesi yerine meâl kelimesinin kabul görerek yerleşmiş olması, tam da söz ettiğimiz bu güçlüğe işaret eden bir gerçekliktir. Lafzen ya da harfen tercüme yerine mânen ya da mefhumen tercümeyi ifade eden meâl kelimesi kökeni bakımından lafzın sonuç itibarıyla varacağı, müncer olacağı yer anlamındadır. Kur'ân'ın i'câzı göz önüne alındığında onun tercümesinin yapılamayacağından hareketle Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan tartışmalar sonrası, henüz yirmili yılların ortalarında meâl kavramı bu sâikle benimsenmiştir. Kur'ân'ın mânâlarının ve mefhumunun tercümesi anlamındaki bu kavram bahsettiğimiz kaygıları bertaraf etmiş gözükmekteydi. Ancak meâller bu sefer de içine fazlaca yorum katılabileceği gibi kaygılar sebebiyle sonraları ister istemez yine lafız karşılığı tercüme üslûbuna kaymıştır. Bu kaygıları kısmen anlamak da mümkündür. Anadili Arapça olmayan toplumlarda tefsir çalışmalarını veya tercümelerini meâl çalışmalarından ayrı tutmak anlamlı olmayacağı için tefsiri meâl ile aynı kapsamda birlikte değerlendirmek bir zaruret olarak ortaya çıkar. Son yıllarda benzer bazı çalışmalara "meâl-tefsir" adı verilmesi de bir bakıma bu zarureti ifade ediyor.
Rivayet ilminin geliştiği erken dönemlerden itibaren tefsir ilmi de rivâyet tefsirinin ilk önemli örnekleriyle karşımıza çıkar. Bunların teşekkülünde şüphesiz, Kur'ân'a dair sahâbe ve tâbîin tefsirlerini aktaran rivâyetlerden oluşan külliyat en önemli âmil olmuştur. Tefsir ilmi açısından, kimi zaman Hz. Peygamber'e kadar dayanan bu rivâyetler, ehlince malum olduğu üzere hiçbir pahaya değişilmez. Buna binâen İbn Kesîr'in (ö. 774/1373) Tefsîru'l-Kurâni'l-Azîm'i, VIII. yüzyılda kaleme alınmış olmakla birlikte, rivâyet tefsiri hüviyeti taşıması ve yöntemiyle kendinden önceki diğer tefsirlerden de istifadeyi mümkün kılması sebebiyle, büyük kıymeti hâiz kaynak eserler arasına girmiştir. Rivâyetler ışığında, meâlden biraz daha geniş bir tefsir mahiyetindeki elinizdeki bu çeviri eser, İbn Kesîr Tefsirinin bir hülâsası değil, ihtisarıdır. Muhtasarlar sağlıklı bir yöntem izlenerek yapıldığında oldukça faydalı olan eserlerdir. Muhtasar'ın yöntemine ilişkin, eseri hazırlayan Dr. Muhammed b. Musa Âl-i Nasr'ın mukaddimesine göz atılması yararlı olacaktır. Sûrelerin başında bulunan, sûrenin nerede indiği, ayet sayısı ve ismi hakkında bilgi veren kısa açıklamalar muhtasarın aslında yer almayıp tarafımızdan ilave edilmiştir.
Şimdi siz okuyucuları kitapla başbaşa bırakmazdan evvel, teknik bir detayı da aktarmak isteriz. Çeviride ansiklopedik bir mizanpajla çift sütun olarak, Arapça her bir ayetin klişesi peşi sıra meâl ve kısa tefsirine yer verdik. Arapça âyet metnini Türkçe ile birlikte veren bu grafik tasarımının, okuyucunun konsantrasyonuna olumlu etki edeceğini düşündük. Böylece âyetlerde lafız ve manaya nüfuz edebilmek belki daha ziyade mümkün olacaktır. Bu düşüncemizi ifade etmek üzere, Muhtasar İbn-i Kesîr üst başlıklı çevirimizi, Âyet Âyet Meâl-Tefsir alt başlığıyla sunmayı uygun bulduk.

Kitap Özellikleri''''''''''
Barkod9789756415474
Basım Yılı2020
Cilt DurumuCiltli
DilArapça, Türkçe
Ebat27x19
Kağıt Türüİvory
Sayfa Sayısı1232
YazarMuhammed B. Musa Al-i Nasr
Çok Satanlarda Kampanya
Kitabu Afatil Lisan Dilin Afetleri Dil Belası
%50
200,00 TL
100,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Riyazüs Salihin (8 Cilt Takım)
%29
6.250,00 TL
4.437,50 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Yaşamak
%40
250,00 TL
150,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Dirilt Kalbini
%38
275,00 TL
170,50 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Galip Bergusi Seti 3 Kitap
%30
760,00 TL
532,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Zamanın Kıymeti (Pratik Baskı)
%25
210,00 TL
157,50 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Gerçek Tıp
%30
350,00 TL
245,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Algı Yönetimi ve Manipülasyon
%45
380,00 TL
209,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Benzer Ürünler
Hak Dini Kur'an Dili (8 Cilt Takım Kutulu)
%33
6.499,00 TL
4.354,35 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Safvetü't Tefasir / Tefsirlerin Özü (7 Cilt)
%37
4.500,00 TL
2.835,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Tefsir Tarihi
%33
420,00 TL
281,40 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
İbn Kesir Tefsiri (12 Cilt Takım)
%50
11.000,00 TL
5.500,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Tefsir Usulü
%33
420,00 TL
281,40 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
İbn Teymiyye Tefsiri (10 Cilt)
%55
12.000,00 TL
5.400,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
Begavi Tefsiri (8 Cilt)
%55
8.500,00 TL
3.825,00 TL
Favorilerime Ekle Sepete Ekle
T-Soft E-Ticaret Sistemleriyle Hazırlanmıştır.